NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
وَهْبُ بْنُ
بَقِيَّةَ
حَدَّثَنَا
خَالِدٌ عَنْ
إِسْمَعِيلَ
بْنِ أَبِي خَالِدٍ
عَنْ أَخِيهِ
عَنْ بِشْرِ
بْنِ قُرَّةَ
الْكَلْبِيِّ
عَنْ أَبِي
بُرْدَةَ عَنْ
أَبِي مُوسَى
قَالَ انْطَلَقْتُ
مَعَ
رَجُلَيْنِ
إِلَى
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَتَشَهَّدَ
أَحَدُهُمَا
ثُمَّ قَالَ
جِئْنَا
لِتَسْتَعِينَ
بِنَا عَلَى
عَمَلِكَ وَقَالَ
الْآخَرُ
مِثْلَ
قَوْلِ
صَاحِبِهِ فَقَالَ
إِنَّ
أَخْوَنَكُمْ
عِنْدَنَا
مَنْ طَلَبَهُ
فَاعْتَذَرَ
أَبُو مُوسَى
إِلَى
النَّبِيِّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
وَقَالَ لَمْ
أَعْلَمْ
لِمَا جَاءَا
لَهُ فَلَمْ
يَسْتَعِنْ
بِهِمَا
عَلَى شَيْءٍ
حَتَّى مَاتَ
Ebû Musa (el Eş’ari)'den
demiştir ki:
İki kişiyle birlikte
Peygamber (S.A.V.)'e gitmiştim. Onlardan biri söz aldı ve
(Ey Allah'ın Rasulü)
Senin işinde (görev alabilmemiz hususunda) bize yardımcı olmanız için (buraya)
geldik" dedi. Diğeri arkadaşının (bu) sözünün aynısını söyledi. Rasûlullah
(S.A.V.) de:
"Sizin en haininiz
(devlet dairesinden) iş isteyendir." buyurdu. Bunun üzerine Ebû Musa
Peygamber (S.A.V.)'den özür dileyerek:
Ben onların niçin
geldiklerini bilmiyordum, dedi ve döndü gitti de bir daha onlara hiçbir
iş(lerin)de yardımcı olmadı"
İzah:
Buharı, icâre,
mürteddin, ahkâm; Müslim, imare; Ebû Dâvud, Akdiye, hudud; Ahmed b. Hanbel
IV-393, 409, 411.
Bazıları, İsmail b. Ebî
Halid'in bu hadisi babasından rivayet ettiğini söylemişlerse de doğru değildir.
Doğrusu musannif Ebû Davud'un rivayet ettiği gibi İsmail b. Ebû Halid'in bu
hadisi kardeşinden rivayet etmiş olmasıdır. Hafız İbn Hacer'in açıklamasına
göre İsmail b. Halid'in dört kardeşi vardır! Esas, Said, Halid, Nu'man.
Hz. Ebû Musa
el-Eşarî'nin Hz. Peygamberin huzuruna götürdüğü kişilerin kim olduğu hususunda
hadis sarihleri bir bilgi vermiyorlar. Hafız ibn Hacer bu kimselerin isimlerini
bulamadığını söylüyor. Ancak Müslim'in Sa-hih'inde rivayet ettiği hadisin
birinde bu kimselerin Hz. Ebû Musa el Eşârî'-nin mensub olduğu 'el Eş'ar'
kabilesinden oldukları ifade edilirken[Müslim, İmare] diğerinde de Hz. Ebû
Musa'nın amcasının oğulları oldukları açıklanıyor.[Müslim, İmare]
Bir önceki hadis-i
şerifte olduğu gibi bu hadiste de valilik, hakimlik gibi özel kabiliyet
isteyen yöneticilik görevlerini baş olmak hevesiyle kendi arzu ve istekleriyle
üstlenen kimselerin bu işte kendi kabiliyetleriyle başbaşa kalıp Allah'ın
yardımına mazhar olamayacakları ifade edilmektedir. Bu makamlara kendi isteği
olmaksızın, liyakatli görüldüğü için yetkili makamlarca getirilen kimselerin
de Allah'ın yardım ve inayetine nail olacaklarına işaret edilmektedir.
Hanefî ulemasından
Bedreddin el-Aynî de bu konuda şöyle diyor: ' 'Bir yöneticilik görevine
isteyerek gelmek mekruh olunca rüşvetle o makama gelenlerin durumlarının ne
olacağı izahtan müstağnidir."
Söz konusu olay Ebû
Musa'nın başından geçtiği sırada kendisi Yemen'de vali idi. Hz. Peygamber'in
kendisini ikaz etmesinden sonra sözü geçen amcası oğullarına devlet
dairesinden iş almaları hususunda bir daha yardımcı olmamıştır. Hz.
Peygamber'in huzuruna gelen bu kimselere, sert bir dil kullanmasının sebebi
"başkanlık hevesiyle oraya geldiklerini anlamış olmasıdır" denebilir.
Ancak Hz. Ebû Musa onların bu niyyetini bilmeden onlara yardımcı olup Hz.
Peygamber'in huzuruna götürmüştü.